Kuzey Anadolu Fayı (KAF), Saroz Körfezi'nden başlayıp Ladik, Erbaa ve Erzincan üzerinden Van Gölü’ne kadar uzanır. Dünyanın en hızlı hareket eden ve en aktif sağ yanal atımlı faylarından biridir.
DAF ve KAF’tan sonra üçüncü fay hattımız ise Batı Anadolu Fay (BAF)’dır. En son 30 Ekim 2020’de Ege Denizi’nde meydana gelen 6.6 şiddetindeki depremle İzmir’de birçok bina yıkılmış ve 117 kişi ölmüştür. BAF’ın alt fayları Fethiye-Burdur Fayı, Gökova Grabeni, Cumalı-Yakköy Fayı, Büyük Menderes Grabeni, Gediz Grabeni, Simav Grabeni ve Eskişehir Fayı’dır.
KAF’taki enerji salınımın batıya doğru kaydığı görülmektedir. Enerji birikiminin ise 200-250 yıl aralığında oluştuğu tahmin edilmektedir.
1939 Büyük Erzincan Depremi: 27 Aralık 1939’da merkez üssü Erzincan olmak üzere 7.9 şiddetindeki deprem yakın zaman KAF depremlerinin ilkidir. Yerin 20 km altında başlayıp Amasya’ya kadar olan alanı etkilemiştir. Çetin kış şartları, yangınlar, arama-kurtarma faaliyetleri ve yardımların geç ulaşmasından kaynaklı ölü sayısı 32.968 kişiyi bulmuştur. Kent merkezi yıkıldığından kent kuzeye taşınmıştır. Yıkımın en çok vurduğu diğer yer ise Reşadiye’dir.
1942 Erbaa Depremi: 20 Aralık 1942’de merkez üssü Erbaa olmak üzere 7.0 şiddetindeki deprem sonrasında 3000 kişi ölmüştür.
1943 Ladik Depremi: 27 Kasım 1943’da merkez üssü Tosya-Ladik olmak üzere 7.2 şiddetindeki deprem sonrasında 4016 kişi ölmüştür.
1999 Gölcük Depremi: 17 Ağustos 1999’da merkez üssü Gölcük olmak üzere 7.8 şiddetindeki deprem etkisi bakımından çok büyük depremler arasındadır. 328.113 binanın hasar gördüğü depremde 18.373 kişi ölmüştür.
1999 Düzce Depremi: 12 Kasım 1999’da merkez üssü Düzce olmak üzere 7.5 şiddetindeki deprem 1999 Gölcük Depremi ile muhtemel İstanbul depreminin de ayak izleri olarak görülür. Depremde 845 kişi ölmüştür.
1999 yılında gerçekleşen depremlerden doğrudan etkilenen iller Bolu, Bursa, Eskişehir, İstanbul, Kocaeli, Sakarya, Düzce, Yalova ve Zonguldak’tır.
KAF üzerindeki depremlerin 1939 Erzincan Depremi’nden sonra İstanbul’a doğru kaydığı tahmin edilmektedir. Sırasıyla 1939 Erzincan, 1942 Erbaa, 1943 Ladik, 1944 Gerede, 1957 Abant, 1967 Mudurnu, 1999 Gölcük ve Düzce depremleri.
1912 yılında Şarköy (Mürefte) Depremi ile Ganos Fayı’nın, 1999 yılındaki depremlerle de İzmit Fayı’nın kırıldığı dolayısıyla enerjinin Marmara Denizi’ndeki Kuzey Sınır Fayı ile Orta Marmara Fayı’nda sıkıştığı ve İstanbul’un kuvvetle muhtemel bir depremle karşı karşıya olduğu vurgulanmaktadır. 1509 yılındaki 7.2 şiddetindeki depremde 13.000 kişi, 1766 yılındaki 7.1 şiddetindeki depremde de 4000 kişi ölmüştür.
Samsun Ordu Tokat Üçgeni: Bilindiği üzere KAF Reşadiye, Niksar, Erbaa, Ladik, Havza ve Vezirköprü üzerinden geçmektedir. Bu üçgende 1942 Erbaa ve 1943 Ladik olmak üzere iki büyük deprem yaşanmıştır. Yıkımlara ve can kayıplarına neden olan depremden sonra fay hattı enerjisini büyük oranda boşalttığından yakın zamanda büyük ölçekte bir deprem tahmin edilmemektedir. Bununla birlikte bölgenin aktif deprem kuşağında yer almasından ve fay hatlarının dışında fay segmentlerinin de oluğu düşünüldüğünde tedbirli olmak gerektiğinin de altı çizilmektedir.
Ordu’nun Gülyalı İlçesi Turnasuyu Vadisi’nde bir fay segmenti olduğu ve bunun Kayabaşı, Zafer, Sağırlı, Kovancı, Kabadüz, Ulubey-Eymür, Kıranyağmur, Akoluk, Gürgentepe, Direkli, Kabataş-Kuzköy, Korgan-Tepealan, Aybastı-Alacalar’dan geçerek Mesudiye’de KAF’a ulaştığı bilinmektedir.
Samsun denilince fay hattı dışında akla alüvyonlu zemin, heyelanlı toprak ve dolgulu alanlar gelmektedir. Bu bakımdan özellikle zemin sıvılaşmasına dikkat çekilmektedir. Tokat’ın kuzeyinden gelip boydan boya Samsun’un güneyinden geçen KAF il merkezi dahil tüm ilçeleri etkilediği de unutulmamalıdır.
Deprem ülkesinde yaşamanın bedeli depremle yaşamayı öğrenmekten geçer.